Özertuna
Too Weak to Fly
2017
Mum, ahşap, ayna
Heykel: 25x50x30cm
Enstelasyon: 120 cm ⌀
Too Weak to Fly,
Bu işimde doğum, hayat ve ölüm temalarını karamsar bir açıdan değerlendirdim. Geri dönülmesi mümkün olmayan bozuk ve elverişsiz bir yuvadan düşmüş bir kuşun acizliği, kırılganlığı, çaresizliği ve savunmasızlığını anlatmayı amaçladım. Hayatta kalması için gereken güvenli ortamında uzakta, dünyaya yeni gelmiş bir kuşun hem mitolojik hem çağdaş olaylar perspektifinden yorumlanabilir bir imge oluşu ile, insanoğlu doğasını birleştirerek güvenlik ve tehlike gibi konulara atıfta bulundum.
Yapıtın bozuk yuva yerleştirmesinin içindeki ayna kullanımı ise, izleyiciyi kuşu gözlemlerken yüzünde oluşan acıma ifadesiyle karşı karşıya bırakmak; aynı düzlemde ve kadrajda bulunan izleyicinin kendi yansımasını görmesi sonucu, kendi varoluşu hakkında olası benzer durumları sorgulamasını sağlamaktır.
Nowhere to Hide
2017
Mum, kumaş, beton, fayans
30x60x43cm
Nowhere to Hide,
Tehlike anında güçlünün güçsüze kendini siper etmesi içgüdüsel bir davranıştır. Hayatta kalmak ve hayatta tutmak tek amaçtır. Terörün barbarlık anı, düşünme yetimizin felç olmasına neden olur. Öyle ya da böyle, toplumdaki her birey terörün lanetli yansımasını kendi içinde barındırır. Sonunun geldiğini düşünen anne; bebeğini de fiziksel korumasına alarak, mantıksız ama içgüdüsel bir biçimde tehlikeden saklamayı hedefler. Koşullar her ne olursa olsun, çaresizlik anında çocuklar gibi saflıkla başını gömercesine saklanmak belki de bir umut simgesidir.
Çaresize ölümü beklemek terörün en korkunç yüzüdür. Eğer bir de bunun yanında korumanız gereken bebekleriniz varsa, o annenin çaresizliği eminim cehennemin ta kendisidir.
Bu işimin arkasında, Kanlı Noel Olayı, Lars Von Trier’in ‘Melancholia’ filmi ve çağdaş terör olaylarından etkilenmeler vardır.
MAN-Made
2017
Wax, Wood, Cloth
10x100x43cm
MAN-Made,
Holokost’tan sağ kurtulan insanlardan biri en büyük korkusunun yaşananların unutulması olduğunu söylüyordu. Ve hayatta kalanların çoğu bu durumu engellemek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
İnsanlık tarihinde bu derece planlı, sistematik, zekâ ile desteklenmiş cehennem benzeri bir kıyım beni hep dehşete düşürmüştür. İnsanın kötülük kapasitesinin sınırlarını çizmiştir.
İnsan eliyle; kimlikleri, sağlıkları, inançları arzu edilen normlar içerisinde olmayanların yok edilmesi, insanlıklarından hem biçimsel hem ruhsal olarak soyulması ve katletmesi mantığımı hep zorlayan bir olgu olmuştur. Sıradan insanların bir olup akıl almayacak suçlar işlediği görülmüştür ve insanoğlunun korkunç potansiyelinin neler barındırabildiğini kanıtlamıştır.
Holokost’un diğer terör olaylarından farkı faillerinin de mağdurlarının da bilinir olmasıdır. Diğer toplumsal travmalardan bu olayı ayıran en keskin çizgi kabullenme, yüzleşme ve iyileşmenin sağlanmaya çalışılmış olmasıdır. Tüm insanlığın ders alması için olaylar yaşandığı gibi anlatılmış ve belgelenmiştir.
Till Death Do Us Part
2016
Mum, yastık
15x66x45cm
Till Death Do Us Part,
Toplum, ihtiyarlardan vazgeçer ve onları işe yaramaz, yetersiz ve estetik görünmediği gerekçesiyle veya sadece bilinçaltında kendilerine yaşlılığı ve hastalığı hatırlattığını düşünerek onları yalnızlığa iter. Sosyal hayattan elini eteğini çekmek zorunda bırakılan yaşlılar ya kendi evlerinde eşleriyle, varsa aileleriyle, yoksa yaşlı bakım evlerinde gözlerden uzak yaşamaktadır.
Ailemdeki yaşlıların dile getirdikleri duygu ve deneyimlerden yola çıkarak aslında toplumun görmek istemediği bir imge tasarladım. Oldukça gerçek bir durum olmasına rağmen izleyiciye olağan dışı ve irite edici gelen bu imgenin, her birimizin içinde bulunan ölüm korkusunu hatırlatacağını düşünmekteyim.
Ben odaklı düşünmeye alışık bireyleri farkındalığa ve sorgulamaya teşvik etmeyi amaçladım. İmgedeki yastık samimiyeti ve mahremiyeti temsil ederken, figürlerin çıplaklığı doğallığa ve gerçekliğe vurgu yapmaktadır. Figürler aciz, kırılgan ve çaresiz gözükmelerine rağmen aralarındaki sevgi ve dayanışmanın izleri izleyicide yatıştırıcı bir his yaratmayı amaçlar.
When Husband Becomes Son
2015
Alçı, pigment
30x30x30 cm
When Husband Becomes Son,
Dedemi bu pozda gördüğümde, bu görüntü zihnimde oldukça büyük yer etmişti. Anlamsızca elini, erimiş bacağının altından geçirmiş, tutmayan ellerinde kalem bir şeyler karalıyordu. Eski matematik hocasının kaleminin bıraktığı izler artık bir çocuğun yazısından ileri geçmiyordu. Erkliğin yitirilişi deforme olmuş vücudunda simgelenmiş haldeydi. Çıplaklığımda silinmiş bir sağlamlığın izleri yatıyordu. Zihninin karışıklığı, halüsinasyonlarla onu gerçeklikten daha da koparıyordu. İletişim kuramıyor, takıntıları onu çıldırtıyordu. Artık hiçbir şey bilmiyordu ve kimseyi tanımıyordu.
Tüm bunlar zavallı dedemin hayatının sonuydu. Yaşadığı hayattan, anılarından, kimliğinden tamamen kopmuştu. Zihni belirsizdi. Artık o babaannemin oğlu dedemdi.
Our Cave Collapsed
2016
Mermer
50x50x25cm
Our Cave Collapsed,
Terörün şekil değiştirerek artışı, sivil ve savunmasız halka sıçraması, günümüz gerçeği haline gelmiştir. Mağaramızın yıkılmış olması alegorisi, sığınağımızın yıkılmış olduğunu ve her birimizin tehlikeye apaçık bir şekilde maruz kalacağımızı anlatıyor. Güvenlikli yerimizin, saklanabileceğimiz bir yerin kalmadığını gösteriyor.
Modern terör olaylarında şahit olduğumuz imgelere benzer bir görseli, soyut ve her olaya gönderme olabilecek nitelikte, ortak insan hallerinin bir yansımasını yakalamayı amaçladım.
Bu işimde; Bill Viola’nın ‘The Raft’ video enstalasyonundan esinlendim.
Muleta
2016
40x70x40cm
Alçı, pigment, ahşap
Muleta,
Hayal; psikolojide bilinçsiz olarak geliştirildiği söylenen bir savunma mekanizmasıdır. Aslında temel amacı kişinin içinde bulunduğu koşullardan kendi benliğini korumaya çalışmasıdır. Hayal çoğu zaman yaşamın sertliğini yumuşatır ve bize zihinsel olarak kaçabileceğimiz bir alan yaratır. Fakat fikrimce gerçekte hayal; insanın kendi eliyle kurduğu bir tuzak gibidir. Hayal kırıklığı çoğu zaman kaçınılmazdır. İnsanlar hayale doymaz, arzu ve isteklerinin şekillendirdiği birçok ve çeşitli hayaller gerçekleşse de gerçekleşmese de kişileri mutlu edemez. Hayaller genelde kısa süreli tesellilerdir ve insan hep daha fazlasını ister. Dolayısıyla hayal kurmak motive edici olsa da bir çare değil, pasif bir eylemdir.
Tasarımda bu çelişkili zıtlığı pekiştiren sembollerden yararlanmayı amaçladım. Heykele bir açıdan bakıldığında huzuru, rahatlığı ve saflığı çağrıştıran beyaz yastıklar, tüm masumluğuyla ve çekiciliğiyle hayalin optimist yönlerini gözler önüne sermiş olacak. Fakat, izleyici heykelin çevresinde döndüğünde sırasıyla realist ve pesimist hayal yorumlarıyla karşılaşacak. İlk olarak fark edilebilecek olan ahşap destekler (‘Muleta’) yastıkların her an yıkılabileceğini işaret edecek. Tuzaklamada kullanılan çatal uçlu desteklerin arkasında ise; aynı zamanda destek anlamına gelen ‘muleta’ benzeri kırmızı renkte bir örtü görünümü olacak. Boğa güreşlerinde matadorların kullandığı bu kırmızı örtü hayalin tehlikeli doğasını gözler önüne serecek.
Ne kadar yara alsak da, ne kadar hayal kırıklığına uğrasak da; hayallerin, bu durumda kırmızı rengin, peşinden koşan insanlar olduğumuzu bize sorgulatacak.